Caner Abi, Bir İki Ayete Uydurma Desen Ne Çıkar?
Sevgili Caner Abi,
Geçen akşam televizyondaki tartışmanı izledim. Öncelikle sana teşekkür ederim. Çünkü kız ve erkek süt çocuklarında idrarın farklı olduğunu bildiren hadise uydurma diyerek yaptığın çıkış beni oldukça memnun etti. Geleneksel din anlayışında daha bebeklik döneminden başlayan kadına yönelik negatif ayrımcılığı buradan yakalaman gerçekten nadir bir kafa yapısına sahip olduğunu bir kere daha gösterdi. Fakat ben şahsen bir feminist kardeşin olarak aşağıda yazacağım ayetler hakkındaki tutumunu da merak ediyor, aynı tutarlı tavrı burada da gösterecek cesaret ve fikir hürriyetine sahip olduğunu düşünüyorum:
Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür. (Nisa, 34).
Caner Abi, şimdi burada “dövün” kelimesi aslında “dövme yaptırın” anlamına geliyor falan diyebilirsin ama, erkekler kadınlar üzerine hakimmiş, iyi kadınlar boyun eğerlermiş, itaat ederlerse aleyhlerinde yol aramayın vs… Şimdi bunlardan hangisini kurtaracaksın? Hem kız çocuğunun idrarı üzerinden yapılan sübliminal kadın ayrımcılığını anında yakalayan sen gibi bir adamın bu ayetlerde fazla zorlanacağını da sanmıyorum. Hem bir iki ayeti inkâr etmekle n’olcak ki… Bak Edip Abi bir iki ayete uydurma dedi de kâfir mi oldu! Araplar kulaktan kulağa oynarken arada karışmıştır işte; bence fazla kafa yormaya gerek yok!
Hem sahabelerin peygambere iftira atıp hadis uydurabileceğini sen de söylemedin mi? Ben mi yanlış anladım? “Ebu Hureyre falan iftiracıdır” gibi şeyler söylemeye çalıştındı sanki yanlış hatırlamıyorsam… E, şimdi Kur’an’ı amazonlar mı rivayet etti? Binlerce hadis uyduran sahabeler birkaç tane de ayet uydursa çok mu? Hadislere gelince sahabeye güven olmaz diyen bir adamın sahabenin naklettiği başka bir metin olan Kur’an’dan şüphe duymamasına hayret duymamamızı mı istiyorsun bizden? Ha, “ben onlara Kur’an konusunda da güvenmiyorum ki; çünkü Kur’an’da 19 mucizesi var” deme hakkın tabi ki hâlâ mahfuzdur. Ama “hadise inanmayın, onun yerine 19’a inanın demek” sence de biraz komik değil mi?
İkinci bir ayet şöyle: “Kardeşler, erkeklerden ve kadınlardan oluşuyorsa, erkeğe kadının iki katı kadar pay verilir.” (Nisa, 176) Bak, bu ayette geçen “haz” kelimesi Arapçada aslında “elektrik” anlamına gelir deme diye meali Edip Abi’den aldım.
Üçüncü bir ayet: “Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. (Bakara, 228)” Caner Abi meal Yaşar Nuri üstattan… Yani kolay itiraz edebileceğini sanmam ama sen yine de ayette geçen “derece” kelimesi aslında “sıcaklık” anlamındadır dersen orasını bilemeyeceğim… Fakat bu hâliyle kabul edilecek gibi değil…
Sevgiler,
Devrim Kızılkaya
Caner Abi, Erkek Çocuğun Olursa Sünnet Ettirmeyeceksin Değil mi?
Merhaba Caner Abi,
Geçenlerde televizyonda senin tartışmana denk geldim. Kadın sünnetine dair rivayetlerin nelere yol açtığını çok güzel anlattın. Seni dinleyince “kadın sünnetinden zarar gören kadınlar varsa kadın sünnetine dair rivayetler uydurma olmak zorundadır” önermesini hemen anladım ve “gerçekten derin bir analizdi, helâl olsun” demekten kendimi alamadım. Kadın haklarını savunma konusunda göstermiş olduğun bu içten davranışını biz unutsak bile tarih asla unutmayacaktır. Hakikaten çok önemli uluslararası bir soruna dikkat çektin.
Fakat erkek sünnetine dair hiçbir şey söylememen, açık konuşayım, beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Hâlbuki Türkiye’de erkek sünnetinden dolayı mağdur olmuş binlerce çocuk ve aile var. Dolayısıyla bu konu Türkiye açısından daha öncelikli… Üstelik erkeklerin sünnet olması diye bir şey Kuran’da da yok… Bir de çocuk büyüyünce belki sünnet olmak istemeyecek. Çocuğun büyüyünce istemeyebileceği bir şeyi, onun iznini ve görüşünü almadan küçük yaşta ona dayatmak insan haklarına, çocuk haklarına, din ve vicdan hürriyetine aykırı değil mi? Bu uydurma uygulamaya da dikkat çekmeni ve “lütfen çocuklarınızı sünnet ettirmeyin, sünnet olmak hurafedir, Kur’an’da yoktur” çağrısını yapmanı dört gözle bekliyorum. Senin eğer bir erkek çocuğun varsa onu sünnet ettirmeyeceğinden de neredeyse eminim.
Dr. Sears bak ne diyor: “Erkeklerin üst deriyle doğmalarının bazı sebepleri olmalı. Tanrı’nın/doğanın yarattığını değiştirmeye çalışmak neden?” Hatta Amerika gibi modern ülkelerde sünnete karşı olan doktorların oluşturduğu kuruluşlar bile var. (Bkz: Doctors Opposing Circumcision, DOC). Bu kuruluşun önde gelen üyelerinden Prof. Dr. George C. Denniston’a kulak vermelisin: “Dünya üzerinde erkek sünnetini tavsiye eden bir tane bile ulusal tıbbi topluluk olmadığını biliyor muydunuz? Evet, doğru duydunuz. Hiçbir ulusal tıbbi topluluk erkek sünnetini önermiyor.”
Aşağıda bu hurafe uygulamanın nelere yol açtığına, ne kadar zararlı olduğuna ilişkin sadece birkaç bağlantı veriyorum. Daha medyaya yansımayan onlarca skandalın olduğu sanırım senin de malumundur…
http://www.hurriyet.com.tr/sunnet-skandali-40207956
http://www.internethaber.com/90lik-dededen-sunnet-faciasi-243484h.htm
http://www.hurriyet.com.tr/yanlis-sunnet-hayatini-karartti-16469803
https://sunnetinzararlari.wordpress.com/sunnet-cocuk-istismaridir/
Bir de programdan sonra aklıma şöyle bir soru takıldı Caner Abi. Kadın sünnetinden zarar görenlerin olması kadın sünnetine dair rivayetlerin uydurma olduğunu ispat ettiğine göre, acaba diyorum oruç tutup bundan zarar görenlerin olması da oruç tutmaya dair ayetlerin uydurma olmasını ispat etmiyor mu? Hani bir ateist olarak bunu okulda Müslümanlara karşı bir argüman olarak kullanmam sence mantıklı olur mu? Çünkü bizim mahallede bir teyze vardı, oruç tuttu ve öldü…
Hoşçakal,
Pelinsu Atar
Caner Abi Dört Kadınla Evlenecek mi?
Caner Abi nasılsın,
Geçen akşamki tartışma programını izledim. Dinciler memlekete hâkim olurlarsa mürtetlerin yani bizlerin katledileceğini, namaz kılmayanların hapsedileceğini; oysa bunların Kur’an’la zinhar bir alakası olmadığını söyledin. Açıkçası bunu duyunca içime birden bir sevinç doğdu. Küçükken dedemle camiye gittiğimizde amcanın biri beni dövmüştü… O gün bu gündür dine karşı içimde bir soğukluk oluştu gitti. Ne yalan söyleyeyim, şimdilerde dine çok mesafeli bir insan sayılmam, inanmaya biraz olsun meylim oluştu. Ama dinle alakalı hâlâ çözemediğim birçok şüphe ve problem de var. Hadislerde çok problemlerin olduğuna evet ben de katılıyorum. Ama Kuran’ı ara sıra açıp okuduğumda senin uydurma hadis dediklerine tıpatıp benzeyen birçok ayetle yüz yüze de geliyorum.
Mesela dedin ki “Ebubekir Beyin görüşünü uygulasak şu an Türkiye’deki insanların büyük kısmının hapsedilmesi lâzım, çünkü Türkiye’de insanların çoğu namaz kılmıyor.” Sen böyle deyince birden aklıma şöyle bir soru geldi: Acaba Caner Abi’nin görüşünü uygulasak Türkiye’de binlerce insan elsiz mi gezecek? Çünkü Kuran’da “Erkek hırsızın ve kadın hırsızın ellerini, yaptıklarına karşılık kesin!” (Maide,38) diyor. Bak, Edip Abi’nin Arapça bilgisine güvenirsin diye meali ondan aldım. Abiciğim, şimdi orada aslında “el” derken “saç” denmek isteniyor gibi açıklamalar kusura bakma ama komik oluyor. Hem ben de biraz Arapça biliyorum, bu aralar el-Cezire’ye falan da bakmaya başladım. Dolayısıyla ayette “el kesin” dendiğini artık rahatça anlayabiliyorum. Zaten “Arapça bu konularda çok önemli bir şey değil; en fazla %1-2 lik bir etkisi oluyor” gibi bir şey söylediğini de hatırlıyorum.
Hadi bunu geçtik ama sorunlar bitmiyor ki… Mesela Kur’an’da “Zina eden kadın ve erkeğe yüz kırbaç vurun” diyor. Şimdi bir Müslüman sana göre namaz kılmama özgürlüğüne sahip ama zina etme özgürlüğüne sahip değil mi? İnsanların namazına karışmadığımız gibi; zina etmelerine niye karışıyoruz? Alan razı, satan razı olduktan sonra ne sakıncası var? Bırakın Allah cezasını verecekse ahirette versin; Allah’la kul arasına niye giriyoruz? Üstelik günümüzde bu işten geçimini sağlayan binlerce insan da var. Kişi “ben hem Müslümanım hem de istediğim zaman istediğim kişiyle zina etmek istiyorum” diyemez mi şimdi? Namaz kılması için insanları zorlamayacaksın da “zina edersen yüz sopa yersin” mi diyeceksin? Bir Müslüman isterse namazını da kılar, içkisini de içer, zina da eder, kumar da oynar diyemeyeceğiz mi? Bu dinde zorlama olmaz mı? Şimdi senin görüşünü uygulasak, Taksim Meydanı her gün binlerce insanın kırbaç yediği bir dayakhaneye mi dönecek? İşte bunun gibi şüpheler kafamı kurcalayıp duruyor.
Sonra DAİŞ’in hadisler yüzünden ortaya çıktığını söyledin ama eksik! Çünkü “Müşrikleri nerede bulursanız öldürün” (Tevbe,5) gibi ayetlerden ilham alıp insan kesen teröristleri hiç söylemedin… “Onlar ayeti yanlış anlıyorlar hacı” diyecek olursan, adam da sana “bunlar da hadisi yanlış anlıyorlar gözüm” demez mi? Dolayısıyla “bir hadisi veya ayeti birileri yanlış anlıyorsa o hadis veya o ayet uydurma olmalıdır” bence çok sağlam bir argüman, bu mantıkta ikimiz de devam edelim derim… Bak “ayetin bağlamı var” veya “ayet şunlar için indi” diyerek mızıkçılık yapmaya başlayacaksan bozuşuruz ama… Hem yanlış hatırlamıyorsam program esnasında Ebu Davud diye birinin kitabını niye yazdığını bilmemize gerek yok gibi bir şeyler de demiştin. Şimdi bu ayetin kimin için indiğini veya bağlamını bilmeme niye gerek var ki! Canım Canerim, a benim ciğerim, senin Ebu Davud’dan seçtiğin bir hadisi sonuna kadar kullanma hakkın var da benim Kur’an’da bulunan ve aklıma yatmayan, hoşuma gitmeyen ayetlere uydurma deme hakkım yok mu? Bu mu senin adalet anlayışın? İlla ki ayetin bağlamını veya kim için indiğini bilmemiz mi gerekiyor yani? O hadisler Peygambere iftira oluyor da bu ayetler niye Allah’a iftira olmuyor? “Benim Peygamberim böyle hadisler söylemez” demek sana mubah da “Benim Tanrım böyle ayetler söylemez” demek bize haram mı? Âleme şapur şupur da, bize gelince… Aman neyse…
Bak çok muazzam bir tespitin daha vardı: “Zayıf mayıf, ben anlamam arkadaş, Kütüb-i Sitte’deki bu hadisler birçok Müslümanın zihin dünyasını inşa ediyor mu ediyor” dedin. Yakışır! Ama şu soruyu pas geçiyorsun: “Bu söylediğim ayetler Müslümanların nesini inşa ediyor? Müslümanlar bu ayetleri konservede mi saklıyor?” Kur’an “müşrikleri nerede bulursanız öldürün” diyor işte, daha ne olsun? Hem Kur’an apaçık bir kitap olduğunu söylemiyor mu? “Bağlamıma dikkat ederek okuyun beni; yoksa yanlış anlarsınız” diye bir ayet yok bildiğim kadarıyla…
Hadi bunu da geçtik, peki şu ayete ne diyeceksin? “Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir.” (Maide,33) Şimdi senin görüşünü Türkiye’de uygulasak artık sayıları yüzbinleri bulan İslam’a savaş açmış ateistlerin bu ülkede yaşama şansı olacak mı? Bir ateist veya komünist açık açık “Ben İslam’la savaşmak ve mücadele etmek istiyorum arkadaş” deme hakkına sahip olmayacak mı? Hani dinde zorlama yoktu? Hem el ve ayakların çaprazlama kesilmesi çok ağır bir ceza değil mi? Sence DAİŞ bu ayetleri makarna pişirirken mi kullanıyor?
Ya da senin görüşünü uygularsak Türkiye’de erkekler dört kadınla mı evlenecek? Bak bu konu da Kuran’da açıkça geçiyor: “Hoşunuza giden kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz” (Nisa,3). Şimdi bu ayet Müslümanların dünya görüşünü değil de kabir hayatını mı şekillendiriyor? Sen bu ayete inanıyor musun? Kız çocukların idrarının farklı olduğunu bildiren hadiste, kadınlara daha en baştan yapılan negatif ayrımcılığı şakkadanak yakaladın, helâl olsun. Sonra o hadisin uydurma olduğunu da derhal tespit ettin. Ama bu ayetlere gelince neden sus pus oluyorsun? Burada kadına yönelik ayrımcılığın âlâsını görmüyor musun, yoksa görmek mi istemiyorsun?
Bundan başka, deve idrarında şifa olduğunu bildiren hadise inanan birinin deve idrarı içmesi lâzım dedin. Kabul. Peki, poligaminin caiz olduğunu bildiren ayete inanan birinin de dört kadınla evlenmesi gerekmiyor mu? Sanırım dört kadınla evli değilsin, yoksa bu ayete inanmıyor musun? Ya da bu ayeti okuyup da birden fazla kadınla evlenen kişi sence Kuran’a aykırı bir iş mi yapıyor? Yanlış yapıyorsa bu işin doğrusu ne? Bak bu dört kadınla evlenme ayetini de yakar topla, saklambaçla açıklayacaksan eğer, sadece şunu bilmeni isterim: “Buralardan çok eğlenceli görünüyorsun!”
Evet, Caner abi, eğer Kur’an’a gerçekten inanıyorsan, dört kadınla evlenerek samimi olduğunu herkese göstermen gerekiyor. Yoksa bu hâliyle Kur’an savunusu yapman eğreti duruyor be…
İşte böyle sevgili Caner Abi, kusuruma bakma, içimden geldiği gibi yazdım. Ama benim ateistliğim mi daha tutarlı yoksa senin Müslümanlığın mı, bilemedim… Bak Hayyam Üstat ne güzel demiş:
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram,
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman!
Saygılar,
Mahir Çağdaş Özyurt
Caner Abi Yorma Kendini, İslam Sana Birkaç Beden Büyük Geliyor
Sevgili Caner abi,
Geçen akşam televizyonda senin tartışmana rastlayınca biraz bakayım dedim. İlk başlarda Kuran ve hadis hakkında konuşurken bayağı bir zorlandın gibi geldi. Ne bileyim Cuma namazını yakar topla açıklamaya çalışman falan… Pek olmadı gibi hani… Ama çok önemli değil. Zaten benim de bu konuları çok anladığım söylenemez.
Ama mesele evrim teorisine gelince “tamam bunlar Caner Abi’nin çalıştığı yerler; şimdi çok sağlam cevaplar gelecek” diye düşünürken bir de baktım ki burada da bir afallama, bir tedirginlik… Yani önce “ben kendime hiçbir zaman evrimciyim demedim” demeler… Sonra “hayır, dediniz” diye itiraz gelince, bir telaş, bir endişe… Sanki açık açık “evrim gerçektir” diyemiyor, korkuyor gibi bir hava oluştu yani…
Sonrasında insanın evrimi konusunda yanılmıyorsam 15 dakikadan fazla konuştun ama bir türlü net bir cevap vermedin. Resmen lafı dolandırma gibi bir çaba içindeydin gibi geldi bana… Hâlbuki soru netti: Âdem topraktan mı yaratıldı, yoksa başka bir canlıdan mı evrildi? Ama ben senden net bir cevap duyamadım. Tamam, evrime inandığını zoraki kabul ettin etmesine ama sonrasında “Kur’an’a göre evrimci de olabilirsin; olmaya da bilirsin, evrim Kur’an’da yoktur ama Kur’an’a aykırı da değildir” gibi enteresan şeyler söyleyip durdun. Fakat Âdem konusunda neye inandığını bir türlü açıklamadın be abi…
Şimdi buradan bir kere daha sormak istiyorum: Âdem bir canlıdan mı doğdu; yoksa hiçbir canlıdan evrilmeden doğrudan çamurdan mı yaratıldı? Daha başka bir şekilde soracak olursam, Âdem ile çamur arasında bir canlı var mıydı yok muydu? Varsa bu canlı kimdi? Kur’an bunlara dair hiçbir şey söylemiyor mu yani?
Eğer evrime inanıyorsan Âdem’in başka bir canlıdan geldiğini söylemen gerekiyor. Yok, Âdem’in çamurdan yaratıldığına inanıyorsan nasıl evrimci oluyorsun bunu da anlamadım. O kadar konuştun ama bunlardan hangisine inandığını ben senden bir türlü duyamadım. Lafı bu kadar dolandırmana da bir anlam veremedim.
Sonra eğer Âdem sana göre maymundan evrildiyse –ki evrime inanıyorum dediğine göre böyle demen lâzım- o zaman şu ayet ne diyor sence?
“Doğrusu Allah katında İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona “ol!” dedi, o da oluverdi.” (Al-i İmran, 59)
Bu ayette Allah İsa’yı neden Nuh’a, İbrahim’e veya Musa’ya değil de Âdem’e benzetiyor? İsa ile Âdem arasındaki ortak nokta nedir? Acaba Allah, İsa da Âdem gibi maymundan evrildi mi demek istiyor?
Şimdi bu da mı gol değil Caner Abi? Yani konu uydurma hadislere gelince senin attığın her şut gol oluyor da bizimkiler niye devamlı auta çıkıyor be abi? Biraz elini vicdanına koy, bari bu golümüzü ver be abi…
Son olarak sana bir çağrım var: Adnancılıktan başlayıp evrimciliğe varan hâl ve gidişatının bence oldukça ümit vadediyor. Yavaş yavaş yolun bizim bu taraflara uğrayacak gibi… İstersen fazla uzatmadan gel, seni direk başkan yapalım. Çünkü galiba İslam sana birkaç beden büyük geliyor…
Selamlar,
Eylem Deniz Orakçıoğlu