Eser Sahibi: Muhammed Zâhid el-Kevserî
Neşr: Dâru’l-Beyrûtî, Dımaşk 2009, 414 sayfa.
Kitap Tanıtım: Abdülkadir Yılmaz.
Zahid el-Kevserî (r.h.), mukaddime, üç fasıl ve hatimeden oluşan Mahku’t-takavvül’ün mukaddimesinde, eserin yazılış gayesi hakkında fikir verecek şu sözlere yer vermektedir:
“Bir grup Haşviyye’nin, hayırlı kimseleri Allah’a (c.c.) vesile kılıyorlar ve kabir ziyaretlerinde bulunuyorlar diye ümmeti toptan tekfir etme gayreti içerisinde olduklarını görüyoruz. Bu yüzden ben de, usul-i din âlimlerinin tevessül meselesiyle ilgili görüşlerine yer vermek istedim. Nitekim bu âlimler tevhid, şirk ve puta tapma kavramları arasındaki farkı ortaya koyma noktasında işin ehli kimselerdir. Bunun yanı sıra, Kitap ve Sünnet’te tevessül mevzuunda yer alan nassların ilim ehlince konuya delaletlerini de serdettim. Bütün bunları, hakkı layık olduğu yere iade etmek, cehalete ve cahillere engel olmak için yaptım. Allah Sübhanehü kusurları kapayan ve muvaffak kılandır.”
Bu mukaddimeden sonra yer alan birinci fasılda el-Kevserî, bu fitne ateşini ilk tutuşturanların asıl gayelerinin tevhide davet değil; şirke düştüklerini söylemek suretiyle Müslümanların mallarını ve canlarını helal görmek olduğunu söyler.
el-Kevserî (r.h.) tevessül delillerini Kitap, sünnet, tevarüs edilen amel ve akıl olmak üzere dört başlıkta toplar.
Tevessülün Kitaptaki delili “O’na vesile arayın”[1]5/Maide: 35 ayetidir. el-Kevserî (r.h.) burada geçen vesilenin hem şahıslarla hem de amellerle tevessülü kapsayacak şekilde umum ifade ettiğini söyler. Şahıslarla tevessül meselesinde diri ile ölü arasında bir fark görmek ise, neticede “ba’s”in inkârına kadar gidecek olan “ruhların fenâ bulduğu” itikadına ve konuyla ilgili şeri delilleri inkârı istilzam eden, “bedenden ayrıldıktan sonra nefsin, cüzi idraklerde bulunamayacağı” iddiasına sahip kimselerden sadır olabilecek bir görüştür.
el-Kevserî (r.h.) vesile ayetiyle ilgili söylediği önemli bir nokta vardır ki o da, ilgili ayetin şahıslarla tevessüle olan şümulünün kişisel bir kanaat yahut kelimenin lüğavi umumundan hareketle ortaya konmuş bir görüş olmadığı; bunun Hz. Ömer’den (r.a.) rivayet edildiği hususudur. Nitekim Hz. Ömer (r.a.) Abbas (r.a.) ile tevessülde bulunduktan sonra şöyle demiştir: “Vallahi bu Allah’a vesiledir.”
Daha sonra tevessülün sünnet-i seniyye’den delillerine yer veren el-Kevserî (r.h.) ilk olarak Osman b. Huneyf rivayetine yer verir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) gözleri görmeyen bir şahsa öğrettiği duada şu ifadeler yer alır: “Ey Muhammed! Elbette ben Rabbime seninle (senin vesilenle) yöneldim.”[2]Tirmizi, Deavât: 45 Daha sonra hadisin sıhhatiyle alakalı değerlendirmeler yapar.
el-Kevserî’nin (r.h.) yer verdiği ikinci hadis Ebu Said el-Hudrî’nin rivayet ettiği “Allah’ım! İsteyenlerin sendeki hakkıyla senden istiyorum” hadisidir.[3]İbni Mace, Mesacid: 4 el-Kevserî, bunun ölü-diri bütün Müslümanlarla tevessül etmek olduğunu söyler. el-Kevserî, bu hadisin akabinde de yine hadisin senediyle alakalı bazı tetkiklerde bulunur.
el-Kevserî merhum üçüncü olarak Hz. Ömer’in (r.d.) “Sana peygamberimizin amcası ile tevessülde bulunuyoruz”[4]Buhari, İstiska: 14 hadisine yer verir. Bu hadisin, sahabenin sahabe ile tevessülünde nass olduğunu ifade eden el-Kevserî daha sonra hadisin delaletiyle ilgili izahlarda bulunur.
Son olarak da Malik ed-Dâr’ın hadisinde geçen Bilal b. Haris isimli sahabenin Hz. Peygamberin vefatından sonra kabrine gelip kendisiyle tevessül ettiği rivayete yer verir. Buna göre Bilal b. Haris Hz. Ömer (r.d.) zamanındaki kıtlıkta Hz. Peygamberin (s.a.v.) kabrine gelip “Ey Allah’ın Rasûlü! Ümmetin için Allah’tan yağmur iste; zira onlar helak oldular” demiş ve rüyasında Hz. Peygamberi (s.a.v.) görmüştür. Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisine “Ömer’e git, benden selam söyle ve ona su ihtiyaçlarının giderileceğini bildir!” el-Kevserî (r.h.) bu rivayetin, sahabenin vefatından sonra Hz. Peygamberle tevessül ettikleri noktasında nass olduğunu söyler. Ardından Fethu’l-Bârî’yi kaynak göstererek rivayetin İbni Ebî Şeybe tarafından sahih senetle mervi olduğunu belirtir.
Bütün bu delillere ilaveten ümmetin tevarüs edilen amelini de ekleyen el-Kevserî, bu amellerin tamamını tetkikin çokluğundan dolayı zor olduğunu; ancak konuyla ilgili müstakil eserler telif edildiğini ifade eder. el-Kevserî’nin örnek olması amacıyla zikrettiği tevessül amelleri arasında Ahmed b. Hanbel’in Hz. Peygamber (s.a.v.) ile tevessülünü, Hatip Bağdâdî’nin Tarih’inde sahih senetle yer alan İmam Şafii’nin İmam Ebu Hanife ile tevessülünü ve Hafız Abdülğani en-Nablûsî’nin kabrinde Ahmed b. Hanbel ile tevessülleri mevcuttur.
Sonrasında tevessülün akli delilleri üzerinde duran el-Kevserî, Fahruddin er-Râzî’nin Tefsir’inde söylediği şu sözlere yer verir:
“Cismanî alakalardan tecerrüt etmiş, ulvî âleme ittisale iştiyak duyan beşerî ruhlar, cesetlerin zulümatından kurtulduktan sonra melekler âlemine ve mukaddes menzilelere kanat açarlar. Orada kendilerinden bu âlemin ahvaline dair bazı tasarruflar sudur eder. İşte bu ruhlar işi çekip çevirenler dir. İnsan hocasını rüyasında görüp de ona bazı sorular sorar, hocası da kendisine bunların cevabını vermez mi?”
Râzî, Taftazani ve Cürcani’den nakillerle meselenin akli yönünü inceleyen el-Kevserî böylece ilk faslı bitirir.
el-Kevserî ikinci faslın tamamını, tevessül meselesinde varit olan ve geride mücmel olarak bahsettiği rivayetleri mufassal olarak tetkikine ayırmıştır. Bu bölümde yedi adet rivayete yer veren el-Kevserî, bu rivayetlerin tahricini yaptıktan sonra senet kritiklerini de yapmak suretiyle mevzubahis rivayetlerle ilgili doyurucu bilgiler vermektedir.
el-Kevserî üçüncü ve son fasılda istiğase-istiâne meselelerini ele almakta ve konuyla ilgili ayet ve hadisleri değerlendirmektedir.
el-Kevserî merhumun kitap boyunca bazı önemli eserlere atıfta bulunduğu ve bu hususta tavsiyelerde bulunduğunu da görüyoruz.
Örneğin, tevessül rivayetleri noktasında muhaddis-i kebir Muhammed Âbid es-Sindî’nin risalesini, Muhammed Haseneyn el-Adevî el-Mâlikî’nin kitaplarını; kabir ehlinin dünyadakileri işittiği ve idrak sahibi oldukları noktasında Muhaddis Abdülhayy el-Leknevî’nin Tezkiratü’r-Râşid’ini, Hz. Peygamberle tevessül hususunda ümmetin amelini en güzel anlatan eser olarak Ebu Abdullah Numan b. Muhammed et-Tilimsânî’nin Misbâhu’z-Zalâm fi’l-Müsteğîsîne bi Hayri’l-Enâm eserini tavsiye etmektedir.
Mahku’t-Takavvül’de sitayişle anılan bu mühim eserler, el-Kevserî’nin telifatında tavsiye edilen risale ve kitapların derlenmesi ve bunların müstakil bir eserde toplanması ihtiyacını bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
Kaynakça/Dipnot
1. | ↑ | 5/Maide: 35 |
2. | ↑ | Tirmizi, Deavât: 45 |
3. | ↑ | İbni Mace, Mesacid: 4 |
4. | ↑ | Buhari, İstiska: 14 |